4 Aralık 2011 Pazar

Som Altından Hikaye


Anlatıyordu kendi gibi gri odada kendini, nefesi gri büyük kadın. Sessizlik içindeydi oda; oda içinde "az kişi" ve "çok kişi" vardı.
Az kişi gözlerinin içine bakıyordu sinsi tebessümlerle. Dinliyor gibi görünmek isterdi az kişi, öyle görünürdü bile bile. Çok kişi bakmak istemiyordu gri gözlere.
Ve hiç kimse dinlemiyordu.

Hapşırdı, sessizlik daha da büyüdü. Anlatmaya başlayamadı tekrar. Sessizlikten kurtulmak için som altınlarını bile hemen şimdi verebilirdi önüne gelene. Kimsenin ona "çok yaşa" demeyeceğini düşündü, kıpırdatamadı gri dudaklarını. Az kişi, imdadına yetişti ve ve dünyanın en büyük gülümsemesini geçirdi yüzüne "çok yaşayın" dedi. Ama hiç kimse içinden çok yaşa demedi. Mücevher dolu elini ağzına götürdü. Tekrar hapşırdı, yalandan.
Az kişi tekrar "çok yaşayın" dedi.

Bir gün, öleceği gün geldiğinde kuş tüyü, gri yatağındaydı. Yanında az kişi vardı, mutlu- mutsuz gözlerle bakıyordu kuş tüyü yatağa. Bazen kuş tüyü yatağa bakmaktan yorulup, gri kadının gözbebeklerine bakıyordu az kişi.

Aslında o da kuş tüyü yatağından yukarı bakarken az kişiyi değil, evinin pahalı mobilyalarını görüyordu, bütün hayatı boyunca yaptığı gibi. Onların kendiyle beraber gelmeyeceğinden korkuyordu.

Az zaman sonra gitti, mücevherlerini yanında götüremedi. Pahalı oyuncaklarını az kişiye bile vermedi. Ölümüne ise sadece annesi ağladı.

20 Eylül 2011 Salı

Mola



Yolum uzun burda da fazla kalmayacağım. Ayak izlerimi takip edersen, nereye gitmediğimi görürsün.
Nereye gittiğimi merak edersen şu anda "Sıradışı olmak için taklit yapan insanlar diyarı"na gidiyorum. "Sıradışı olmak için sıradan olan insanlar diyarı"ndan geldim.

Dünyadaki en yaşlı ve en bilge adamı gördüm. Yıllardır konuşmamıştı rivayete göre. Karşısına oturdum. Bana elini uzattı ve "Senin için" dedi. Buruş buruş ellerinin içinde ne sakladığını merak ettim ve eğildim ellerine doğru. Elini açtı yavaşça, hiç bir şey yoktu. Hem de hiç bir şey yoktu, avuç içi bomboştu, çizgileri bile yoktu. Teşekkür edince başını salladı. Sanırım bana verdiği hediye, yıllardır hiç kimse tarafından duyulmayan buğulu sesiydi.

Kulağımda sesiyle sıradaki yoluma çıktım. Seni gördüğüm iyi oldu, birine anlatmam gerekiyordu.

İmza: Sen