31 Aralık 2009 Perşembe

Ben denedim, olmuyor.

Yılbaşına nasıl girersen, bir yılın öyle geçmiyor. Ben denedim. Hatta ne yaptıysam tam tersi oldu. Ben biliyorum. Olmuyor, boşuna uğraşmayın, yatın uyuyun.

Kaçan kovalanmıyor, ben denedim, kovalamadılar. Birileri kaçınca da ben kovalamadım, pek hoş birşey değil yani kim söylemişse o an kendinde değilmiş.

Üniversiteye kapak atınca gerisi kolay değil, daha zor. Bu yanlışa düşmeyin, hele o "kapak atmak" deyimi var ya o beni benden alıyor bu arada.

Balıkla süt beraber yenilmez, zehirlenirsin; ağrı kesici aldıysan içki içilmez, ölürsün... Hiç bir şey olmuyor. Ağrı kesiciyi içkiyle yutabilirsiniz bile.

Rüyalar tersine falan çıkmıyor, külliyen yalan. Ya aynısı oluyor, ya da hiç bir şey olmuyor.

Büyük lokma yiyin ama büyük konuşmayınmış peeh.. Ben büyük konuştum, bir şey farketmedi, hala konuşuyorum arada sırada.

Terli terli soğuk su için, süper bir şey. Teriniz üstünüzde de soğuyabilir, soğumayadabilir farketmez.

Denizden baban çıksa yemezsin, bu konuda açıklama yapmaya gerek dahi yok.

Yanlız şu doğru, kimseye güvenme diyorlarmış.
Haklılar bence.

28 Aralık 2009 Pazartesi

heves, istek ve sukut-u hayal üzerine

Neden bir şeye heves edince o iş olmuyor diye düşünür buluyordum kendimi hep. Cevap bulamıyordumda bir türlü.
19 yıllık kısa hayatım boyunca neye fazla heves ettiysem hepsi hüsranla sonuçlandı. Heveslenmeyeyim dedim, hayatım söndü adeta, purşamış bir salatalığa döndüm.
Daha sonra heveslenip kendime çaktırmayayım dedim, kendimi kandırdım bir nevi, kendim bana gerizekalı olduğumu söyledi. Sorun bende olmamalıydı, bu işte bir iş vardı.
Sonra kötü birşeyin olması için hevesleneyim dedim, kötü şeylere heveslendiğimde kötü şeylerin olmaya devam ettiğini gördüm, eğlendim kendi çapımda;kötü niyetli bir insan oldum çıktım. O da bana olmadı, nitekim ben iyi bir insanım dedim.
Sonunda insanların hiçbir şey için heves etmediklerini gördüm. Onlar herşeyi geçiştiriyordu. Ama mutlulardı. Ben de onlar gibi olmayı denedim ne biraz fazla ne de az. Tam kararında... Güzel şeyler olmaya başladı, eskiden olsa hevesleneceğim şeylere olsa da olur olmasa da olur diye bakmaya başladım. İşe yarıyordu.
Bu sefer insanlardan bir farkım kalmadı, bu yöntemden de kurtuldum.
En sonunda ise, bu heves işi üzerine plan kurmak kadar saçma bir şey olmadığını düşündüm, her şey olacağına varıyordu işte kıçımı da yırtsam.
Ve bunu da buraya yazayım dedim. Hiç heveslenmedim yazarken.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Garip Olmaya Çabalayan Bir Gün

beynimden bir kısmının eksik ya da fazla olduğunu düşündüm...
Uyandığımda aslında uyanmamış olduğumu farkettim, çünkü vücudumun hiçbir yerini hareket ettiremiyordum. Zar zor serçe parmağımı yerinden oynattım, felç olmuş olabileceğimi düşündüm ama hiç korkmadım ve telaşlanmadım. Dakikalar ilerledi ben de sonunda vücudumu bulabildim, ama sanki bir kısmını hala bulamamıştım, ayağa kalktım,aynaya baktım yüzümde herşey yerindeydi, beynimden bir kısmının eksik ya da fazla olduğunu düşündüm ve yavaş hareketlerle yatağıma yattım. Evde neden ses olmadığını düşündüm, çünkü iki aydır evde tek başıma kalıyordum. Yorganı başıma geçirdim, ama nefesim daraldığı için kalkıp yatakta oturdum. Sanırım bir saat kadar o pozisyonda yatakta oturdum, o süre içerisinde aklımdan hiç bir şey geçmemiş olması beni şaşırttı ve bugünün iyi bir gün olmayacağını düşünmeye başladım.

Kafamın tam ortasında hissettim soğukluğunu
Kötü düşünceleri aklımdan kovmaya çalıştım, her kötü olduğum zamanda yaptığım gibi penceremi açtım sonuna kadar, rüzgar yağmur damlalarını odama taşıyordu, beni de odadan götürmek istiyordu. Ben de isteğini yerine getirmek istedim ve ayağa kalktım. Ve kendimi dairemizin kapısında buldum. Arada geçen sürede naptığımı unutmuştum. Ayaklarıma baktım, ayakkabım vardı; evin anahtarını bile almıştım ama üstümde ince bir penyeden başka hiçbir şey yoktu. Asansörü çağırdım ama binmedim merdivenleri indim. Dışarı çıkar çıkmaz balkonun kenarından damlayan koca bir su damlası selamladı beni. Kafamın tam ortasında hissettim soğukluğunu, damladığı yerden 5-6 parçaya ayrılarak kafatasımı sarıyormuşcasına aşağıya kaydı damlacıklar. Ürpermedim.

Evren bana bir şey anlatmaya çalışıyordu
Karar verdim neden dışarda olduğuma. Yanyana duran iki arabanın plakası benim adımı oluşturmuştu. Evren bana bir şey anlatmaya çalışıyordu, ya da birşey vermek. Kafamdan böyle bir düşünce kurduğum için kafayı yemiş olabileceğimi düşündüm. Ama garip bir şekilde herşeyden bir anlam çıkarmaya çalışıyordum. Sanki ağaçların gözü seyriyordu, birşeye sinirlenmiş olabileceklerini düşündüm, yağmur damlalarının düşerken pek mutlu olmadıklarını hissettim, toprakla değil toprağın kokusuyla bütünleşmek istiyorlardı. Hadi dedim, birşeyler olsun, biliyorum boşuna çıkmadım dışarı...

Postacı bana baktı ve bıyığını burdu...
Bir şey olmadı. Cebimdeki anahtarları şıngırdatarak eve doğru ilerlemeye başladım. Postacı bana baktı ve bıyığını burdu, sinirlenmedim. Saçmalıyorum dedim içimden, hiçbir şey olmayacak. Apartmanın kapısına geldim kafamı istem dışı sola çevirdim. Posta kutusu!
İşte bu! Bunun için dışardayım.

Mürekkebin çok az bir kısmı dağılmıştı...
Ucu dışarda beyaz bir mektup sanki beni bekliyordu. Kredi kartı ekstesi olmamasını umarak onu elime aldım. Doğruydu hislerim, delirmeyecektim. Mektup benim içindi. Üstünde sadece adım ve soyadım yazan beyaz bir mektup. Mürekkebin çok az bir kısmı dağılmıştı, bunun gözyaşı ya da yağmur olabileceğini düşündüm ama mektubun başka bir yerinde yoktu. Hemen oracıkta açmak istedim, zarfın kapakçıkları birbirine yapıştırıldığı için özenle yırttım.
İçinden bembeyaz ve bomboş bir A4 kağıdı çıktı. Tüm apartmanın duyacağı şekilde kahkaha attım. Asansöre bindim, aynaya baktığımda tek kaşımın havada olduğunu gördüm.
Odama girdim, penceremi kapattım ve yatağıma yattım.

20 Aralık 2009 Pazar

espri yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar

Uyarı: Bu yazıyı içinizden okuyorsanız dahi, kalın bir tondan ve ciddi bir şekilde okuyunuz.


1.ZAMANLAMA:
Espri yaparken en çok dikkat edilmesi gereken şey, zamanlamadır. Espriniz ne kadar can alıcı ve komik de olsa kötü bir yerde yapılırsa, ziyan olur. Örneğin, espri yapacağınız zaman, ortamda üzgün ya da sinirli bir insan olmamasına özen gösterin. Bu gibi ortamlarda espri yaparsanız, hiç tepki almayabilir ya da aşırı tepki alabilirsiniz.
Espriyi sohbet esnasında ne zaman yaptığınız da çok önemlidir. Çok kalabalık ve sesli bir ortamda espri yapacaksanız sesinizi yüksek tutmalısınız, yani sesiniz herkesin sesini bastırmalı. Ama bu maddeyi uygularken esprinizin gerçekten çok iyi olmasına dikkat edin, yoksa kalabalığı sesinizle bastırmışsınızdır, herkes sizi duyar ama kimse gülmez işte o zaman ortamdan derhal koşarak uzaklaşın. Esprinin nasıl bir reaksiyon vereceğini bilmiyorsanız sesinizi düşük tutmak daha iyidir, sizi yalnızca etrafınızdaki 1-2 kişi duyar, kötüyse sadece onları kaybetmiş olursunuz, iyise onlar tarafından baş tacı edilirsiniz ve espriniz 2 dk içinde masaya yayılmış olur. Yani bir nevi deneme yöntemidir. Kurtarıcıdır.

2.KOMİKLİK KATSAYISI:
Bazen aklınıza bir espri gelir, size göre iyi olabilir, ya da soğuk olabilir ya da bilmem ne... Aklınıza gelen her türlü espriyi güzelleştirebilir, tepkilerinizle büyütebilir, reaksiyonu aşağıdaki bazı alt başlıklarla arttırabilirsiniz.

a) Espriye-Fıkraya hazırlık: Bir espri yapmak ya da fıkra anlatmak istediğinizde insanlara "şimdi bir espri yapacağım, çok komik- bir fıkra anlatacağım çok eğlenceli" şeklinde ön açıklamalarda bulunmayınız. Çünkü insanların beklentilerini arttırmış olursunuz. İnsanları hazırlıksız yakalamalısınız. Karşılarına ne çıkacağını bilmemelidirler. Çok güzel bir fıkra anlatacağınızı söylerseniz, karşınızdakiler çok iyi bir şey anlatacağınızı düşünmeye başlar, ve anlattığınız iyi değilse "bu muydu yani komik peeeeh" şeklinde tepkiler alırsınız.

b)Mimikler- jestler: Tüm insanlar hareket eden ve ses çıkaran şeyleri izlemeye bayılırlar. Espri yapacağınızda ya da fıkra anlatacağınızda kendinizi izletmeniz gerekmektedir. Bunu mimiklerinizle(duygu içeren yüz hareketleri) ya da jestlerinizle(el- kol hareketleri) sağlayabilirsiniz. Örneğin iğrenç birşeyden bahsederken yüzünüzü buruşturmanız, sizi şaşırtan bir şeyden bahsederken gözlerinizi açıp kaşlarınızı kaldırıp hızlı ve hareketli bir ses tonuyla olanları anlatmanız sizi izletecektir. Ya da biriyle ilgili birşey anlatırken, onun taklidini yapmanız etkili olacaktır. Taklit ederken onun en dikkat çekici özelliklerini seçin.Esprinize çok güvenmiyorsanız bu gibi taktiklerin arkasına saklanabilirsiniz.

c)Tavır ve Doğallık: Başınızdan geçen komik bir şey anlatırken fazla gülmeyin, sanki komik birşey anlatmıyormuş gibi davranın. Çünkü insanlar, komik olan olaya değil, duruma gülmeyi severler. Bundan kastım, yanlışlıkla merdivenlerden yuvarlanan ya da ayağı kayıp düşen insanlara istemeden de olsa güleriz, ama düşen insan sizi güldürmek için yapmacık bir şekilde düşer ve düşerken gülerse ona gülmeyiz. Yani espri yaparken sanki o anı yaşıyormuşcasına doğal bir şekilde anlatın. Örneğin, patronunuzu sekreterle sevişirken gördüğünüz anda gülmüyordunuz değil mi?

3.SOĞUK ESPRİLER:
Hepimizin aklına zaman zaman iğrenç espriler gelmiştir. Ve nedense bunun iğrenç karşılanacağını bile bile soğuk espri yaparız. Yalnız bu tür esprileri yaparken, iğrenç bir espri yaptığınızın farkındaymışsınız gibi yapın. Çünkü gerçekten böyle espriler yaptığınız düşünülürse, dünyanın en komik esprilerini yapsanız bile"soğuk espriler yapan biri" olarak anılırsınız. Bazen farkında olmadan iğrenç espri yaparız, bu gibi durumlarda kötü reaksiyon alacağınızı anladığınız an, esprinin sonuna "deeermişim" ya da "böğğğğh" gibi nidalar eklemeniz aslında iğrenç espri yapmadığınızı açıklar.
Ama yine de bu tür esprileri kullanmamaya dikkat edin en azından "Sana Erman'ın selamı var-hangi Erman? Spiderman; Hasan-Florasan; Ceren-Tenceren" gibi esprileri...

Bütün bunlara rağmen hala espri yaparken iyi reaksiyon alamıyorsanız, bir daha espri yapmayın. Ciddi bir insan olarak insanların beyninde yer etmek de hoştur.

19 Aralık 2009 Cumartesi

gülüşlerine göre insan türleri

1. Gülerken koca göbeğini hoplata hoplata gülen insanlar: Genelde temiz yüzlü, tatlı insanlardır. Cana yakındırlar. %67 sinin dişleri takmadır. Fakat sinirlenince çok çabuk parlarlar. Olmadık şeylere ağlayan tipler de olabilir aralardında.

2.Gülerken ağzını bile açmadan ve ses çıkarmadan sadece :) diye gülen insanlar: Bu insanlar ne kadar komik bir olay olursa olsun sadece yüzlerine gülücük maskelerini takarlar ve öyle gülerler. Kalabalık bir masada, çok çabuk dikkat çekerler. Çünkü masadaki diğer insanlar feci komik bir şeye hep bir ağızdan "rooooaaarrr" giye gülerken o bir köşede sadece tebessüm etmektedir. İşte o masadaki en kötü niyetli insan odur. Genelde içinden "hah-hah çok komik di mi gerizekalılar" şeklinde cümleler geçirir, tebessüm ederken. Gülmediğini anlayan biri ona "noldu kardeş moralin mi bozuk" der ve o da ilk defa ses çıkararak güler ve "yok yahu nolsun takılıyoruz" der. Bu tip insan türü acilen postalanmalıdır. (not: bu insanlar genelde el sıkışırken elinizi kavramazlar bile)

3. Gülerken ağzını yırtacak kadar açan fakat, gülme sesi olarak boğaz hırıltısını kullanan insanlar:
Bu insanlar genelde çok eğlenceli insanlardır. Ota boka gülerler ve karşısındaki insanları da çok güldürürler. Kendinden emindirler. Söyledikleri her söz içtendir. İnsanların gözlerinin içine bakarak konuşurlar. Bu insan nerdeyse, orada hoşluk vardır.

4. Gülerken, yanındakini tırmalayan-sıkan, yakınında insan yoksa türlü cisimleri tekmeleyen insan tipi:
Bu insanlar, dikkati üzerine çekmeyi seven insan şeklidir. Hayatı dalgaya alan tipler olarak görünseler de aslında geçmişte hayatın tokadını yemişlerdir. Ortalığı yıkmaları, o anı doyasıya yaşamak istediklerini gösterir. Bu gülme stili kullanan insanın gerçekçi olup olmadığını şu şekilde anlarız. Gülerken gözleri yaşarıyor hatta ağlıyor ve gülerken kıpkırmızı oluyorsa o insana hemen sarılınız.

5.Bu gülme tarzı, kadınlarda tizzzz bir kahkaha, erkeklerde duvar inleten bir gürültü şeklinde görülür: Kahkaha sahibi genelde ortamdaki tüm gülme seslerini bastırır. Bir mekanda oturuluyorsa mutlaka başka masalar masanıza tip tip bakar, ve bu zat-ı alinin arkadaşları kendisine sürekli "yavaş gül lan/kız" derler. Bu insan türü gülerken aynı anda etrafı kolaçan eden bakışlar fırlatır. Emin olun ki o bakışların anlamı kaç kişinin ona baktığını saptamaktır. Eğer az kişi bakıyorsa, bir daha ki espride iyice kıçını yırtar. İşte bu insanlardan gani gani kaçınız. Egolarından ölmek üzere olan insan tipiyle karşı karşıyasınız. 3. kez "yavaş gül" dediğiniz takdirde egolarını üstünüze kusabilirler.
*Dip not: bu gülme stili, daha kişilikleri ve aynı zamanda gülmeleri oturmamış, hep kendisinden büyük insanlarla takılan zatlarda görülebilir. Büyüyünce ya madde 3'e ya da bu maddedeki abi-ablalarına dönüşürler.