28 Aralık 2009 Pazartesi

heves, istek ve sukut-u hayal üzerine

Neden bir şeye heves edince o iş olmuyor diye düşünür buluyordum kendimi hep. Cevap bulamıyordumda bir türlü.
19 yıllık kısa hayatım boyunca neye fazla heves ettiysem hepsi hüsranla sonuçlandı. Heveslenmeyeyim dedim, hayatım söndü adeta, purşamış bir salatalığa döndüm.
Daha sonra heveslenip kendime çaktırmayayım dedim, kendimi kandırdım bir nevi, kendim bana gerizekalı olduğumu söyledi. Sorun bende olmamalıydı, bu işte bir iş vardı.
Sonra kötü birşeyin olması için hevesleneyim dedim, kötü şeylere heveslendiğimde kötü şeylerin olmaya devam ettiğini gördüm, eğlendim kendi çapımda;kötü niyetli bir insan oldum çıktım. O da bana olmadı, nitekim ben iyi bir insanım dedim.
Sonunda insanların hiçbir şey için heves etmediklerini gördüm. Onlar herşeyi geçiştiriyordu. Ama mutlulardı. Ben de onlar gibi olmayı denedim ne biraz fazla ne de az. Tam kararında... Güzel şeyler olmaya başladı, eskiden olsa hevesleneceğim şeylere olsa da olur olmasa da olur diye bakmaya başladım. İşe yarıyordu.
Bu sefer insanlardan bir farkım kalmadı, bu yöntemden de kurtuldum.
En sonunda ise, bu heves işi üzerine plan kurmak kadar saçma bir şey olmadığını düşündüm, her şey olacağına varıyordu işte kıçımı da yırtsam.
Ve bunu da buraya yazayım dedim. Hiç heveslenmedim yazarken.

2 yorum:

  1. Heves hala bazılarımızın içinde var yavrucuğum.
    Hem, söyle bana (her türk filmini seslendiren klasik yarı-ağlak kadın sesi) heveslenmedim bunu yazarken diyorsun da hiç olur mu öyle şey yahu! Heveslenmesen niye paylaşasın. Kırgın da olsa bir hevesin var hala.

    YanıtlaSil
  2. çok heveslenmedim yani, ne bok yiyosa yesin blog dedim, kim bilir belki yayınlanııır belki yayınlanmaz dedim, tam yayınlarken internet kopsun varsın dedim, onun için burda şu an belkide.

    YanıtlaSil