11 Nisan 2010 Pazar

Siyah Kedi



Çocukken, siyah kediyi gördüğümüzde kaçışıp saçımızı çekerdik. Çocukluğumun oyun evresi tamamlandıktan bu yana siyah kediyle içli dışlı olmamıştım. Görünce çevirmezdik kafamızı o kadar.

Siyah kedi, bana hep bir taneymiş gibi gelir, sanki bütün dünya üzerinde sadece bir tane varmış da ordan oraya seyahat ediyormuş gibi. Arada rastlaşıyoruz işte ama genelde hep farklı yönlere giderken karşılaşıyoruz.

Bugün yine onu gördüm, bu sefer selam verdim siyah kediye. Açık sarı gözleriyle gözlerimin içine baktı ve selamımı aldı. Uzun zamandır görüşememenin hasretiyle kucaklaşacaktık fakat yabancı gözlerin dikkatini çekeriz diye bu görüşmeyi daha nezih bir ortama daha bulutlu bir güne erteledik. Çünkü onu sadece bulutlu günlerde görüyorum. Yoluma devam ederken ardıma bile bakmadım ama onun bana bakmakta olduğunu biliyordum, klasik vedalaşmalarda olacağı gibi ayrılmışken dönüp tekrar bakışacağımızı sandı.

Kesin biraz bekledikten sonra dönüp gitmiştir o gittiğinde benim ona baktığımı sanmıştır ama bakmadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder